Anasayfa
 Gelir Üretimi İlkeleri




Çeviriler:

বাংলা / Baṅla
Català
中文 / Zhōngwén
English
Español
Filipino/Tagalog
Français
Ελληνικά / Elliniká
हिन्दी / Hindī
Italiano
日本語 / Nihongo
한국어 / Hangugeo
Português
Română
Türkçe

                                        

Diğer Sayfalar:

Modüller

Site Haritası

Anahtar Sözcükler

İletişim

Yararlı Dökümanlar

Yararlı Linkler

İçerik:

İçerik:

İçerik:


HİBELER, KREDİ, VE YOKSULLUĞUN AZALTILMASI

Hazırlayan Phil Bartle, PhD

Çeviren Pelin Berberoğlu


Mobilizör – Eğitim Notları

Bu kısa bildiri alan çalışması yapanlara düşük gelirli toplumların yetkilendirilmesini sağlayacak tekniklerin temel prensiplerini anlatmayı amaçlar

Giriş:

İyi kalpli insanları birçoğu yoksulluğu genellikle doğal ya da insan kaynaklı büyük felaketlerle tecrübe etmiş ve zorluklarla karşılaşmıştır. Bu insanlar felaketlerde mağdur olanlar için gelir üretimi çalışmaları yapmışlardır. Bazıları mağdurlara dikiş makineleri bazıları da gıda yardımında bulunmuştur. Bu olayların ortak özelliği ise yardımlar bittikten sonra yoksulluğun ortadan kalkmamasıdır.

Bizim yoksullara yardım ile ilgili vizyonumuz, onları yardımlara bağımlı hale getirmemek (yoksulluğun kalıcı olmasını önlemek) aksine onların güçlenip bildirimlere bağlı kalmadan kendi kendilerine yeter hale getirmektir.

Bu sitede yetkilendirme başlığı altındaki eğitim materyalleri, faydalanan kişilere yalnızca yardım etmeyi değil onları bildirilerle eğitmeyi ve ileride kendilerine olan güvenlerini arttırarak bildirimlere bağlılıklarını azaltmayı amaçlar.

Hediye vermeninde çeşitleri vardır. Bazı hediyeler iyi niyetle de olsa hediyeyi alanları gelecekle ilgili umutlandırır, beklentilerini arttırır ve onları hediye almaya bağımlı hale getirir. (Bakınız "Bağımlılık Sendromu"). Bazı hediyeler ise yoksullara durumlarından kurtulmaları için yardım eder. Bizim istediğimizde bu türde bir destektir.

Biz acil durumlarda yardım edilmesine karşı değiliz. İnsanların depremler, sivil çatışmalar, seller, savaşlar, bombalar, uçak kazaları yüzünden mağdur oldukları zamanlar vardır. Böyle durumlarda mağdur insanlara gıda, kalacak yer, ilaç ve para yardımı yapmak bir zorunluktur.

Fakat zaman içinde yardımlar mağdur kişilerin güçlenmesi yerine yoksulluğun devam etmesine neden olan bir yük haline gelir. Bu iki durum arasındaki çizgiyi belirleyip, yardımların toplumun gelişmesine katkıda bulunacak hale getirilmesi kolayca başarılamaz.

Yetkilendirme prensiplerine göre, bu dizideki yoksulluğu azaltma planı yeni katma değer yaratımı (refah), toplumun rahatlaması için yardımda bulunma ya da yoksulluğu yavaşlatmadan kaçınma ve etik piyasada kredi kullanmayı, ticari yani sübvansiyonsuz kredi oranlarını savunur.

Katılımcılara istihkaksız katma değerli gelir üretimi (yaratımı) için kredi kullanma konusunda yönetim ve organizasyon eğitimi sağlanır.

Hibeler mi Krediler mi:

Bazı kişiler gelir üretimi için fakir insanlara hibe sağlanması gerektiğini savunabilirler. Hibe bir tür hediyedir. Hibelerin geri ödenmesi beklenmez. İnsanları büyük bir ihtiyaç içinde gördüğümüzde, onlara birşeyler vererek yardımcı olmak isteriz. Bu da onların daha çok şey beklemek açısından cesaretlendirir.

Bir felaketten sonra onlara hayatta kalmak için gerekli olan şeyleri (gıda, giysi, kalacak yer, ilaç) vermek faydalıdır. Bununla beraber, hayatta kalmayı başardıklarında, onlara birşeyler vermeye devam etmek Bağımlılık Sendromu'nu arttırır ve yokslluğun kalıcı olmasına neden olur.

"Yardım Tutumu"onlara ihtiyaçları olanları vermeye devam etmemizi söyler. Fakat bu doğru bir tutum değildir. "Kalkınma Analizi," yardım tutumuna karşıt olarak, yardımların sürdürülebilir olmadığını, uzun dönemli yoksulluğa neden olduğunu ve kendi kendilerine yeter hale getirmediğini gösterir.

"Gelir Üretimi" konusu ile ilgili bilgi alan bazı insanlar, fonların imtiyaz sahiplerine verilmesini gelir üretimi diye düşünürler...Bu doğru değildir. Yalnızca para tansferi ile servet yaratımı olmaz. Bu transfer alıcılar için en azından yoksulluk semptomlarını yalnızca kısa süreli yavaşlatır. Yoksulluğun nedenlerini azaltıp ortadan kalkmasını sağlamaz.

Bu nedenle, bu metodolojiye göre, transfer edilen para kredi ve borç olarak verilmeli ve geri ödenmelidir. Alıcıların verilen krediyi kullanım şekilleri gelirde artışa (alınan krediyide geriye ödeyip, nakit akışını sağlayacak şekilde) neden olursa, servet yaratımı yaratılmış olur.

Faiz Oranları:

Kredilerin sürdürülebilir yoksulluk azaltımına ve katma değer (servet) elde edilmesine hibelerden daha fazla katkı sağladığı anlaşıldıktan sonra sıradaki soru şudur, "Faizler hangi oranla ödenmeli?"

Tekrar, iyi kalpli fakat yardımları destekleyen insanlar "Bunlar yoksul insanlar oldukları için, faiz ödememelidirler ya da en azından faiz sübvanse edilmelidir" diyebilirler. Yukarıda da belirtildiği gibi, "Yardım Tutumu", uygulandığında yoksulluğun ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmaz.

İnsanlar kendilerine güvenmelerini ve kendi kendilerine yeterli hale gelmeleri sağlayan bir program bir eğitim programıdır. Sokakta bir dilenci gördüğünüzde, ona para verirseniz o dilenciyi bir şekilde eğitmiş olursunuz. Dilenme eylemini ödüllendirdiğiniz için, dilencinin dilenmeye devam etmesine onu teşvik etmiş olursunuz.

"Öyküler"Dilenci kutsal peygamberden ona yiyecek vermesini istediğinde, peygamber ona bir ip verir ve ormana gidip yakacak odun toplamasını, bu iple bağlayıp taşımasını, sonra da kasabada odunları satıp yiyecek almak için kendi parasını kazanmasını öğütler. Böylece dilenci tüketim ürünü yerine sermaye ve tavsiyeler almıştır.

Bu prensiple, bu bölümdeki metodoloji sağlanacak kredinin (etik pazar oranlarında ya da hükümetin belirlediği oranlarda), projeye başlanmadan sağlanması önerilir.

Eğer kredi sübvanse edilmiş oranlarda ya da bedava verilirse, faydalanan kişileri o oranlara alıştırmış oluruz, bu da gerçek dünya değildir. Kişiler gerçeklere göre eğitilmelidir.

Resmi olmayan kredi pazarlarına bakarsak ("tefeciler"), faizlerin fahiş oranlarda, %200 ve daha fazla, olduğunu görürsünüz. Buradaki metodolojiye göre, sizin alıcılara banka veya birliklerden kredi almaları için yardımcı olacaksınız ve tefecilere bağımlı olmalarını önleyeceksiniz.

Yoksulluk azaltımı ile ilgili bu metoda göre teklif edilen kredi piyasa oranlarında faiz oranlarıyla sağlanmalı, bedava veya sübvanse edilmiş olmamalıdır.

Dinle İlgili Bir Açıklama:

Dinlerin birçoğunda özelliklede Musevi / Hristiyan / İslami geleneklerde faizle borçlanmaya (ya da yüksek faize) karşı kurallar vardır.

Bunun nedeni ise fahiş seviyedeki faiz oranlarının hırsızlık olarak görülmesidir. Tefeciler incilin ortaya çıktığı dönemden beri vardır. Anormal derecede yüksek faiz oranları almak "tefecilik" olarak adlandırılmıştır. Biz de bu sitede tefeciliği savunmuyoruz.

Buradaki gibi bir gelir üretme programını Müslüman bir toplumda uyguluyorsanız, büyük bir ikilemle karşılaştığınızı düşünebilirsiniz: (1) sürdürülebilir yoksulluk azaltımı faiz alınmasını gerektirir (2) dini hükümler ise faiz alınımını yasaklar.

Böyle bir durumda korkmayın; bir çözüm yolu var. Bizim tavsiyemiz Müslüman ülkelerdeki bankaların yaptığı işlemi uygulamanız.

Bir borç için faiz alınması, geçici bir süre için ödünç alınan paradan kira alınmasıyla eşdeğerdir. Ev ya da araba kiralanması gibi durumlarda kira alınması serbesttir. Bankalar faiz yerine hizmet ya da kira ücreti adı altında kişilerden para alırlar. Sizde bu gibi ücretlendirmeleri tespit edip, gelir üretimi projeniz için aynı şekilde para alabilirsiniz.

"Yardım Tutumu"nun yanında tefecilik yapmaktanda kaçınmalısınız.

Kimler Bankacılık Yapar?

Bu metod verilen paranın etik ve pazar oranlarında sağlanmasını desteklerken, ayrıca kredilerin banka, kredi birliği ya da benzer yasal kurumlardan verilmesini söyler.

Krediyi banka yoluyla sağlamak (verilecek kişiler bir araya getirildikten sonra) paranın direk verilmesinden daha iyidir. Bu şeffaflığı ve size gelebilecek yolsuzluk suçlamalarını (ve taleplerini) önler.

Şube veya bölümünüz toplumların yetkilendirilme ve organize edilmesinden sorumlu ise ve borçları idare ediyorsa, onları yekilendirme ve harekete geçirme gücünüz azalır. Çok dürüst bile olsanız, insanlar elinizdeki paraları kendi işleriniz için kullandığınızdan şüphelenebilirler ve güvensizlik başlar. Güvensizlikte verimi düşürür.

Alıcılara hibe sağlamaktansa, parayı kredi ile ilgili provizyonlar ile ilgili eğitimlerde kullanın. Borçlar için ödenecek faizi sübvanse etmek yerine, alınan parayı daha çok eğitim düzenlemek için kullanın.

Faydalanan kişileri gerçek oranlardaki kredilerle hayatta kalma ve güçlenme konusunda eğitin.

Sonuç:

Bu bildiri, neden toplumları yetkilendirmek, bağımlı olmalarını önlemek ve kendilerine güvenlerini kazandırmak istediğinizde, hibe formundaki -para yada mal- yardımlardan kaçınmanız ve parayı kredi olarak (lisanslı finansal kurumlar aracılığı ile) etik faiz oranlarında vermeniz gerektiğini anlatır.

Ücretsiz olarak sağlanacak birşey yalnızca örgütlenme ve eğitim olmalı, asla nakit para olmamalıdır.

––»«––

Eğitim Gezisi; Bankaya Ziyaret:


İllüstrasyon 9

© Copyright 1967, 1987, 2007 Phil Bartle
Web Tasarım; Lourdes Sada
––»«––
Son Güncelleme: 23.02.2011

 Ana sayfa

 Gelir Üretimi İlkeleri